ATEŞ YÜKSELTİCİ

halsizlik, kas ve baş ağrısı ve susuzluk vardır. İdrar miktarı azalmıştır, kabız­lık, kusma, bulantı da görülebilir, nabız ve solunum hızlanmıştır. Bu dönemi, şiddetli terleme, bol ve yoğun bir idrar yapma, genel bir rahatlama izler. Bu son durum, çabuk oluşursa kriz diye adlan­dırılır (lober pnömonide olduğu gibi), yavaş oluşursa lizis adını alır.
Çok yüksek ateşle beraber, genellik­le bir delirium hali (veya daha hafif ola­rak, zihinsel dalgınlık, zamanın farkında olmamak, kâbus görmek gibi) görülür. Ateş sırasında görülebilen ölümün ne­denleri, kalbin çok zayıf olması ve en ufak bir zorlamada tükenmesi (bu du­rumda ölüm, anidir) veya hastanın git­tikçe artan zafiyet belirtileriyle komaya girmesidir (bu durumda ölüm, ani de­ğildir).
Ateş, düzenli bir surette saptanıp bir çizelgeye kaydedilirse, bazı belirli eğri­ler ortaya çıkar ki, bu eğrilerin şekli, enfeksiyonun cinsi hakkında yararlı bil­gi verir. Ateşin düzeyi, hastalığın ağır­lığının her zaman bir belirtisi değildir. Nitekim, difteri, milier tüberküloz ve tifoda ateş bazen pek az yükselir, buna karşılık bazı hafif enfeksiyonlarda, özel­likle çocuklarda, konvülsiyon ve deli­rium gösterecek kadar ateş yükselmesi olabilir. En sık rastlanan ateş eğrisi de­vamlı tip olup, burada ateş hızla yük­selir, birkaç gün veya hafta boyunca belirli bir düzlemde kalır ve sonunda kriz veya lizis şeklinde normale düşer. Çocuk hastalıklarının çoğunda bu tip ateş eğrisine rastlarız.
“Tekrarlayan ateş”te (açlık humma­sı) aynı devamlı eğri görülür, ama nor­mal ateşli bir haftadan sonra yeniden bir ateş yükselmesi dönemi belirir ve bu dö­nemler arasında, normal ateşli dönemler (gizli dönemler) olmak üzere birkaç kez tekrarlanabilir. ‘Tekrarlayan ateş’in bir tipi de, “febris remittens” adı verilen, örneğin, tifoda görülen şeklidir. Burada sabahları düşük (ama, yine de normalin üstünde), akşamları ise yüksek ateş gö­rülür. Bu eğri-tipi birçok tropikal has­talık için belirgin bir özelliktir. “Febris intermittens” diye adlandırılan, ‘tekrar­layan ateş’ tipinde ise, sıtmada olduğu gibi, belirli süreli ateşli ve normal dö­nemler vardır; günlük tekrarlayan tipte, her 24 saatte bir, tersiana tipinde, her 48 saatte bir ve kuartana tipinde ise her 72 saatte bir ateş yükselmesi görü­lür.
Bütün bu açıklamalara göre, ateşe bir kere bakmak fazla anlamlı değildir. Yük­sek bir ateş, basit bir hastalığa, düşük veya normal ateş de önemli bir hastalı­ğa bağlı olabilir. Ayrıca, çocuklar çok sık rahatsızlıktan söz edebilirler ve her şikâyette ateşine bakmak, o çocuğu nö-rotik yapabilir. Bir kişi, gereksiz üşüdü­ğünü hissedip de ateşine baksa ve 38 derece bulsa, bu ona ne anlatabilir? Ya­rım saat önce belki aynı kişinin ateşi daha da yüksekti; veya yine bu kişi, ate­şini normal bulsa, onun kendini rahatsız hissetmesini bu olay önlemez ve birkaç saat sonra daha fazla iyileşeceğini be­lirlemez. Termometre kullanan bir dok­tor, teşhisini ateşe göre koymaz, fakat hastanın ateşi, doktorun koyacağı teş­hise yardımcı olur. Örneğin, hastada ge­nel bir döküntü mevcutsa, yüksek ateş, hastalığın kızıl olabilmesi lehinde bir bulgudur, buna mukabil normal bir ateş (diğer belirtilerle bir arada değerlendiri­lirse) durumun allerjik bir döküntü ol­duğu kanısını kuvvetlendirir. Gerçekten, huysuz ve keyifsiz bir çocuğun ateşli ol­duğu tespit edilirse, bu durumlarının ateşten ötürü ortaya çıktığı anlaşılıp, ona göre tedavi edilir, ama çocuğun ateşi­nin normal olması, huysuzluğunun se­bepsiz olduğu anlamına gelmez. Ateş mevcudiyeti, daima anlamlıdır, ama ateş bir belirtidir ve tedavisi, esas sebebe yönelmelidir.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git