HİPNOZ

HİPNOZ (İpnoz). Kişiyi telkine daha uygun kılan ve kişide yapay olarak ya­ratılan trans (kendinden geçme) halidir. Bu olaya, mesmerizm, hayvansal manye­tizma, odil gücü, yaratılmış uyurgezerlik (somnambülizm) adları da verilmiştir. İnsanlık tarihinin başından beri, kişileri etkilemek, sihirbaz-doktordan, din adam­larına ve politikacıya kadar, çevresini gücü altına almaya yeltenen herkesin başvurduğu bir yoldur. Örneğin, verilen ilacın etkisine, daima doktorun tutumu­nun etkisi de eklenmelidir. Fakat, hip­nozda, kişi, açıklıkla trans haline soku­lup hipnotizmayı yapanla kendi arasında ilişki kurulur ve ayrıca, uyutulmuş kişi­de, hipnoz durumuna özgü haller görü­lür: Bazı vücut bölümlerinin anestezisi (bkz.), unutulmuş anıların yeniden can­lanması gibi. Ne var ki, hipnotizmanın bu tanımlaması yetersizdir: Bazı hayvan­lar da uyutulabilir ki, burada, hipnotiz­mayı yapanla hipnotizma uygulanan ara­sında bîr duygu ilişkisi söz konusu ola­maz ve gerçekten beliren hal, hayvan­da bazı davranış alanlarının inhibisyonudur (bastırılmasıdır). Ayrıca, hipnotiz­manın dereceleri vardır: Bazen, trans yaratılmaksızm, telkin alabilme yeteneği artırılabilir. Bu anlamda alındığı zaman, kişilerin çoğu hipnotizmayla uyutulabi­lir; buna karşılık, derin translı hipnotiz­ma çok az insanda yaratılabilir. Hipno-tizmada tılsım aramamalıdır. Aslı, beynin bir bölümünün tekdüze bir şekilde uyarılmasıyla, inhibisyon yaratılması ya da kişinin uyutulmasıdır. Örneğin, ne kadar gürültülü olursa olsun, bir saatin gü­rültüsünü birkaç dakika sonra duymaz oluruz. Burada, eklenmesi gereken bir faktör de, hipnotizmayı yapan ile, inhi-bisyona uğramamış bölüm arasındaki ilişkinin korunmasıdır.
Yöntemi bilindikten sonra, herkes hip­notizmayı uygulayabilir ve birçok yük­sek zekâlı kişinin bu yönteme başvur­masına rağmen, temelsiz güven, üstünlük inancı ve bir dereceye kadar da zekâ geriliği, kuşkusuz hipnotizmanın uygu­lanmasını kolaylaştırıcı faktörlerdendir. Gerçekten, hipnotizma, şarlatanların çok değer verdiği bir yöntemdir. Tarihe ba­karsak, hipnotizmanın, Avrupa sosyete­sinde ilk gürültülü belirişi, Anton Mes-mer’in çalışmalarına dayanır. Mesmer, 1774 yılından itibaren, Viyana ve Paris’ te bu yöntemle çok ün yapmıştı. Gü­nümüzde bu konuda açık bilimsel veriler vardır. Kimse, isteği dışın­da uyutulamaz ve sahnede uyutulup, garip davranışlarda bulunanlar, ancak bu garipliklere bir neden bulmak istemiş ve bu arzulan gerçekleşmiş isteriklerdir. De­rin hipnoz ya da isterinin (bir çeşit ken- di kendini uyutmak sayılabilir) sonuçları şunlardır: Bir vücut bölümünün, sinirle­rini anatomik dağılışına uymayacak şe­kilde, anestezisi; gerçekte var olmayan bir hastalığın organik belirtileri; çoktandır unutulmuş olayların anımsanması; çift ki­şilik belirtileri; duyuların aşırı duyarlığı (telepati hali bu duyarlılığın sonucu ola­rak kabul edilir) ve daha seyrek olarak da, kanama gibi organik belirtilerle geli­şen mistisizm halidir. (Örneğin rufaile-rin vücutlarını yaralamaları ve acı duy­mamaları gibi).

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git