Pekişmiş talihsizliklerin sonu… Karamsarlık

Yaşamımızın rengi, yaptığımız iş, aldığımız eğitim, seçtiğimiz insanlar ve yaşadığımız ortam sayesinde belirleniyor malum. Seçimler bizi biz yapıyor. Zaman zaman pişman olsak bile…!

Yaşadıkça alışkanlık haline gelen tavırlarımız var. Bunlar yerleştikçe, vazgeçmek zorlaşıyor. Kanıksıyoruz belli hallerimizi, hatta öyle çok benimsiyoruz ki, öyle olmayı, insanların bizden bahsederken kullandıkları sıfat haline bile gelebiliyor…

Olumlu sıfatlar bizi onure ederken, hoşumuza gitmeyecek nitelikte olanlara tepki gösteriyoruz.
Bu konuda caba harcıyor muyuz pek…?
Ya da ‘insanlar neden böyle düşünüyorlar’ diyor muyuz…?

Belli ruh halleri sıklaştıkça yerleşiyor insana gibi geliyor bana. 3 yıl boyunca arka arkaya tatsız olaylar yaşa, karamsar bir adam olur çıkarsın… Yerleşir artık… ‘benim şansım yok…!’
Murphy kanunlarını benimsemeye başladığınız anda, kartopu gibi büyüyorsunuz demektir.
Hayatı sürekli bisikleti ile yokuş çıkmak zorunda olan biriymişsiniz gibi görüyor olabilirsiniz. Yaşadıklarınız size bunu öğretmişte olabilir. İçinizde, bir gün güneş doğacak umudu kalmamışta olabilir… Ancak ‘hala nefes alıyorsak… bir umut var demektir…!’

Dediğim gibi, karamsarlığın pekişmiş talihsizlikler karşısında edinilmiş bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum. Başımıza gelen her tatsız olayın sonucunda ‘yine mi’ dememizde işte tam bu yüzden.
Evrene gönderdiğimiz sinyallerden falan bahsetmiyorum
Çünkü ne zaman bu tarz bir yazı okusam, sırf şu sinyaller yüzünden .’pozitif ol’ düğmesine basasım geliyor… (ki bende var o düğme…)
Sinyallerden bahsetmiyorum… Bakışımızdan bahsediyorum..!
Ard arda gelmiş nahoşlukların sonundaki öğretilerinize ne büyük bir haksızlık ettiğinizi hiç düşündünüz mü…?
Ve hepimizin, ‘tecrübe’ olarak adlandırarak, ahkam kestiğimiz cümlelerimiz olduğunu…!
Nereden edindiniz o tecrübeleri acaba…? Hediye mi geldi noel babadan…?

Yaşanmışlıklardan öğrenmeye çalışmak gerekiyor, bir yenisini göğüsleyebilmek için bunu yapmak zorundayız. Karamsarlık gün geçtikçe en yakın dostumuz olabilir. Güneşin hiç doğmadığı bir sabaha uyanmanız ve gözlerinizin kamaşması kadar manasız umudu kaybetmek. Bunun en derininde şükretmemek olduğunu düşünüyorum.
Olduğumuz halin, her zaman bir başkasınınkinden bir basamak yukarıda olduğunu sakın aklımızdan çıkartmayalım…!

Papatya Somer

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git