SARA

SARA (Epilepsi). Sarada, beyin çalışma­sındaki bir anormallik sonucu, periyo­dik krizler halinde, ya çok kısa süren dikkat veya bilinç kaybı (bu hastalığın hafif şekli olup, “petit mal” adını alır) veya uzun süren bilinç kaybı ile birlikte çırpınmalar (bu da hastalığın ağır şekli olup, “grand mal” adını alır) görülür.Nedeni: İdyopatik saranın nedeni bi­linmemektedir. Semptomatik sarada ise beyinde, bir tümör veya zedelenme var­dır. Bütün sara vakaları ve özellikle öm­rün ileri devrelerinde belirmiş olanları, idyopatik olarak (bkz. İdyopatik) nite­lendirilmeden önce, organik bir neden yokluğunu saptayabilmek için, iyice in­celenmelidir. Bu inceleme, tam bir nöro­lojik muayene, özel kafatası röntgenleri ve elektro-ensefalogram ile yapılmalıdır. Belirtileri: Vakaların % 50’sinde, tipik bir krizden önce, “aura” denen ve kişiye özgü bir kriz öncesi duygu beli­rir (vücudun belirli bir yerinde ağrı, tu­haf kulak çınlamaları, titreme, garip bir koku veya hayal görmek, panik duygusu gibi). Bundan sonra, hasta bilinçsiz ola­rak yere düşer, bütün vücut kasları ka­sılır, solunum durur ve bundan ötürü de, hastanın yüzü önce soluklaşır, sonra da morarır. Yarım dakika kadar sonra, bu “tonik” durumu, “klonik” evre iz­ler ve bu devrede kol ve bacaklar ritmik bir şekilde kasılıp gevşer, mesane ve kalınbarsak boşalabilir ve dil ısırılabilir. Kasılmalar gittikçe azalır ve hasta, de­rin soluyarak sakin yatar ve bilinçsizlik devri değişik uzunlukta olabilir. Bazen, hasta aniden kendine gelip, krizden önce yapmakta olduğu işe devam eder, fakat genellikle saatlerce süren bir dalgınlık hali görülür. Bu krizlerde tehlike, hasta­nın düşme sırasında yaralanması, yan­ması gibi olasılıklardır. Saralılar, araba kullanmamalı ve kriz sırasında yaralan­malarının mümkün olduğu işlerde çalış-mamalıdırlar. Kriz sırasında ölüm çok enderdir; ancak, arada bir bilinçsizlik devri geçirmeden birbirini izleyen kriz­lerde —bu durum “status epilepticus” adını alır ölüm görülebilir. Şimdiye kadar anlatılan, “grand mal” tipi sara­dır. Bunun dışındaki sara tipleri, “petit mal” ve “Jackson tipi sara” adlarını alır. “Petit mal”de, bilinç kaybı olur ama, spazmlar görülmez ve kişinin kriz geçirdiğini çevresi pek fark etmeyebilir; yalnız hasta, konuşurken kısa bir du­raklama geçirir, bunu izleyen dalgınlık hali görülmeyebilir. Bazen hasta yürür­ken sendeler, bir yöne döner, yüzünde anlamsız bir ifade belirebilir ya da ken­dine söyleneni dinlemez görünür. “Jack­son tipi sara”da genellikle bilinç kaybı olmaz, fakat bazı kas gruplarında spazm­lar görülür; örneğin, parmaklardan baş­layıp kola doğru ilerleyen titremeler be­lirebilir.
Sara krizleri, günün herhangi bir saa­tinde, belirli olmayan bir sıklıkla görü­lebilir, fakat krizin şekli, kişiye özgü­dür. Yalnız geceleri olan krizleri, çevre, yıllarca fark etmeyebilir, ya her gün, her hafta ya da tüm bir yaşam süresince bir veya iki kez görülen krizlere rastla­nabilir. Bazen, sara erken çocukluk dev­relerinde, bazen de yaşamm ileri yılla­rında belirir. Bununla birlikte, çocuklar­da yüksek ateşli hastalıklarda görülebi­len çırpınmalar halk dilinde bu duru-ma,”havale” denir sara ile karıştırıl­mamalıdır. Sara krizleri dışında, kişinin sağlığı normaldir. Bazen, yıllar sonra, hastada bazı beyin fonksiyonlarında ge­rileme, durgunluk, huzursuzluk, unut­kanlık, aşırı bencillik veya ani hareket­ler belirebilir. Bu zihinsel gerilemenin, saralı hastanın karşılaştığı sosyal durum­lardan doğduğu düşünülebilir. Bundan ötürü, bir saralının iş bulması kendi­ne zararsız olanı dahi çok güçtür, çünkü işveren, diğer işçi ve müşterile­rine bir sara krizi göstermeyi pek iste­mez. İnsanlar, saralılardan korkmaya alışmıştır, hasta da çevresinde yarattığı bu duyguyu çok iyi sezer. Buna göre, “saralı kişilik” denen durumun kısmen toplumun davranışına bağlı olduğu id­dia edilebilir ve bu durum, ihtiyarlığın toplum tarafından yalnız bırakılmaktan ortaya çıkmasına benzetilebilir. Adlî tıp yönünden ilginç olan bu şekil sarada, hasta, bilinç değişikliği sırasında aşırı saldırgandır. Bu durum, “epileptik eki-valan” veya “otomatizm” adını alır ve bir krizin yerini tutabileceği gibi, krizi izleyebilir ve hasta, nedenini bilmeden, hatta ne yaptığını bilmeksizin cinayet dahi işleyebilir. Bununla birlikte, sara­nın bu şekline çok ender rastlanır. Bir­çok tanınmış kişinin saralı olduğu bilin­mektedir. Dostoyevsky de bunlardan bi­ri olup, aşırı sinirliliği, mistisizme inan­cı, perseküsyon duygusu ve ani davra­nışlarıyla tipik bir saralı karakteri gös­terir.
Tedavi: Kriz sırasında, hasta çırpı-nırken yaralanmasın diye, açık bir yere getirilir. Çevresindeki eşyayı kaldırmak mümkün değilse, hastanın bunlara çarp­ması engellenir. Bu arada, dilini ısırma-ması için, çenesinin açık tutulmasına gay­ret edilmelidir (örneğin, ağzına, top ha­line getirilmiş bir mendil tıkılabilir) ve yakası ile kravatı gevşetilir. Kriz sıra­sında, hastanın etrafında seyircilerin bi­rikmesini de önlemek gerekir. Erişkin bir hastanın hastaneye taşınması gerek­mez, ama hasta bir çocuk olup, ilk defa bir kriz geçiriyorsa, hemen bir doktora ya da hastaneye götürülmesi gerekir.
Semptomatik sarada, asıl tedavi, ne­denin ortadan kaldırılmasına yöneltilme­lidir. Saranın genel tedavisi, ilaç teda­visidir. Phenobarbitone en çok kullanı­lan ilaçtır, çünkü toksisitesi azdır ve yük­sek dozları verilebilir. Kullanılan ilaç ne olursa olsun, seçilecek dozu, belirtilerin çoğunu ortadan kaldıran ve buna karşı­lık, hastada çok fazla uyku hali ve dal­gınlık yaratmayan bir doz olmalıdır. Bu yönde, yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Phenobarbitone dışında, phenytoin so-dium (Epanutin veya Mesantoin), primi-done (Mysoline), sulthiame (Osoplot) ve A.B.D.’de diphenyl hydantoin (Dilantin) ve diazepam (Valisem) kullanılmaktadır. Bu ilaçların etkililiği, hastadan hastaya değişir, hepsi bir dereceye kadar toksik-tir ve belli bir hastaya hangi ilacın ya­rarlı olacağını saptamanın tek çaresi, ilacı yaklaşık olarak 3 ay süreyle hasta­ya uygulamak ve sonuçları izlemektir. Bu ilaçlar, bir arada da kullanılabilir. Seçilen ilaç, son krizden sonra, düzgün olarak en az 3 yıl ve genellikle ömür bo­yu kullanılmalıdır.
Petit mal’in tedavisinde kullanılan ilaç­lar ise, ethosuximide (Zarontin) ve troxi-done’dur (Tridione) ve vakaların çoğun­da, bunlara ek olarak phenobarbitone de verilmelidir.
Beyinde belirli bir anormal alan var­sa ve bunun yeri özellikle temporal lob-daysa, cerrahî tedaviye başvurulabilir. Bu tip vakalarda, davranış bozuklukları, sanrılar, hayaller görülür ve hastaların bazen bir akıl hastanesine yerleştirilmesi gerekir. Semptomatik saranın tedavisi ge­nellikle nöroşirurjiyi ilgilendirir. Kriz ge­çiren saralılar, hiçbir motorlu araç kul­lanmamalı, yüksek yerlerde veya ağır makinelerde çalışmamalıdır. Yanlarında kimse olmadıkça, bu hastaların yüzme­leri de sakıncalıdır.
Evlilik: Sara, kalıtsal olabilir; evlenecek çiftin her ikisinin de ailelerinde veya ken­dilerinde bu hastalık varsa, doğacak ço­cuklar yönünden durum ciddidir. Taraf­lardan yalnız birinde hastalığın var ol­masının ise hiç önemi yoktur. Sempto­matik sara, kalıtsal değildir.

PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git