Estetik Ameliyatlar

Gelişen tıp bilimi ve teknolojisi yirminci yüzyılın özellikle ikinci yarısında insanların güzelleşme­sinde sözcüğün tam anlamıyla bir “dev­rim” yapmışlardır. İnsanların, doğal halle­riyle yetinmeyip kendilerini daha güzel göstermek ya da ufak tefek kusurlarını az çok örtmek, gizlemek gibi son derece insanca bir kaygıdan kaynaklanan mak­yaj, bu yolda bir yana bırakılmadan, aşılmıştır. Zira günümüzde maddî olanak­ları elverdiği takdirde kadınlar, artık büyük burunlarını makyajla küçük göster­meye ya da kırışıklıklarını birtakım kremler altında gizlemeyi, sarkık göğüsle­rini askılar, ve sutyenlerle kaldırmaya gerek duymadan, bir başka deyimle yüzlerinde ve vücutlarında yüzeysel bir iki düzeltimden öteye gitmeyen önlemlerle yetinmeden sorunu kökünden çözmenin yolunu tutmaktadırlar: bir estetik müda­hale ile kemerli bir burnu kalkık bir burna dönüştürmek, deriyi gerdirerek kırışıklık­ları yok etmek, ameliyatla göğüsleri dikleştirmek, vs. artık bedelini ödedikten ve cesaret ettikten sonra kolayca gerçekleş­tirilecek işler arasına girmiştir.

İnsanlar çirkinliğe katlanmak istememekte, fiziksel kusurlarıyla barış içinde birarada yaşa­maktansa elerinde olanak olduğu takdirde güzelleşmek üzere plastik cerrahî ya da estetik cerrahi doktorlarının bıçağı altına yatmakta pek duraksamamaktadırlar.

Öyle ki sonunda birden fazla ameliyat geçire­rek kendilerini birçok kez ve değişik yerlerinden kesip, biçtirenlerin orjinalinden çok değişik yeni bir biçim kazandıkları gözlenmektedir. Örneğin kalçalarını fazla büyük, buna karşılık göğüslerini küçük, burnunu biçimsiz, kulak memelerini çir­kin, gözkapaklarını torbalı, gerdanını iki kat vs. bulan biri bütün bu noktalarda bıçağın altına yatarak kendine tepeden tırnağa yeni bir biçim, yeni bir görünüm kazandırabilmektedir.
Estetik cerrahinin bu derece yaygınlık kazanması kuşkusuz zamanımıza özgü bir durumdur. Ancak insanlar çok eski zaman­lardan beri vücutlarının belli organlarını yaygın güzellik anlayışına göre yeniden biçimlendirmek istemişlerdir. Afrika’da kadınların kulaklarına ağırlık takarak kulak memelerini büyültüp sarkıtmaları, Çin’de kadınların ayaklarının küçük kal­ması için belli bir yaştan başlayarak yani henüz büyüme çağında iken kızların özel ayakkabılar giymeye zorlanmaları ilk “estetik müdahaleler”e örnek gösterilebi­lir. Tam anlamıyla “cerrahi estetik müda­hale” ya da “plastik cerrahi müdahale” de yine oldukça uzun bir geçmişe dayanır.

estetikBu alanda bilinen ilk uygulama Antik Çağ’da Hindistan’daki Susrutalara aittir. O devir­de esirlerin burnu kesilirdi. Susrutalar ise bu kesik burunları onararak tarihin bilmen ilk plastik cerrahi uygulamasını başlatmış oldular. Bu tür ameliyatlar sonradan Hindistan’dan Mısır’a geçti. Fakat tıp tarihi uzmanları bilimsel anlamda ilk plastik carrahi uygulamasının 16. yüzyılda italya’da Gaspare Taeliacozzi tarafından başlatıldığını ve koldan buruna doku aktarılarak gerçekleştirildiğini öne sürü­yorlar.

Çok uzun bir aradan sonra plastik cerrahi yine Avrupa’da I. Dünya Savaşı yıllarında önemli bir aşama yapmıştır. Özellikle Fransız Hyppolyte Morestin, yüz yaralarını onarmada gösterdiği başarıyla büyük bir ün kazanıyor. Amerika’dan S. Kazancıyan, İngiltere’den H. Gillies gibi doktorlar Morestin’in yanında bir süre staj yaptıktan sonra ülkelerine dönerek plastik cerrahi uygulamasının yaygınlık kazan­masına hizmet ediyorlar. II. Dünya Savaşı da bu cerrahinin gelişmesi için kuşkusuz çok uygun bir ortam oluşturuyor. 1950 yıllarından sonra ise plastik cerrahi yara-bereyi onarmaktaki daha ileri bir aşamaya sıçrayarak kusurlu ya da kusurlu sayılan organları güzelleştirmeye yönelik bir uygu­lama içine giriyor ve bugünkü anlamıyla “estetik cerrahi” doğmuş oluyor.

Plastik cerrahi doğuştan ya da bir kaza sonucu olmuş kırık, yara, bere, yanık ya da gelişme bozukluklarının onarımında etkili olmaktadır. Bu alanlar şöyle özetlenebilir:

1. Yüzde: çene, burun, elmacık kemiği kırıkları ve yumuşak doku yaralanmaları, urların çıkarılmasından ileri gelen biçim bozuklukları. Doğuştan gelen biçim bo­zuklukları.
2. El ve ayaklarda: doğuştan gelen biçim bozuklukları (bitişik parmaklar, altı parmaklılık, vs) kaza sonucu kopmalar.
3. Cinsel organlar: doğuştan gelen bozukluklar (vajina kusurlarının düzeltil­mesi, peniste idrar deliklerinin düzeltilme­si) kızlık zarının dikilmesi.
4. Yanıklar: çok ağır olmayan durum­larda kaybolan derinin yerine yeni deri aşılanması.

Estetik cerrahi alanı da çok geniştir. Günümüzde estetik müdahale ile: göz kapaklarındaki kırışıklıklar, torbalar, yüz­deki kırışıklıklar, yağ fıtıkları, boyundaki yağlar, kulakların kepçe şekli, burun şekli bozuklukları, kaşlar, dudaklar, memelerin büyük olması (küçültülür), küçük olması (protez konarak .büyültülür), sarkık olması (dikleştirilir), baldır ve kalçalarda fazla yağlar (alınır) vb. pek çok kusur düzeltile­bilmektedir.

Estetik cerrahi müdahale on, onbeş yıl önceleri ancak meslekî nedenlerle çok güzel olmak ya da güzelliklerini korumak gereğini duyan kadınların ve az sayıda eşcinsellerin başvurduğu bir şeydi. Ancak geçen zaman içinde değer yargılarında kendini gösteren ve bir anlamda bir “kültür devrimi”nden bile sözettirebilecek denli büyük dönüşümlerin gerçekleştiği ileri batı ülkelerinde güzelleşmek uğruna bıçak altına yatmayı göze alanların sayısı arttı, kimlikleri çeşitlendi. Artık yalnızca aktrisler, ses sanatçıları mankenler, vb. değildir estetik ameliyat geçirenler. Parası olan hemen her kadın, bir küçük ameliyat­la düzeltiliverecek bir kusuruna katlan­mayı artık pek istememektedir. Hele parasıyla birlikte biraz da cesareti varsa.

Gerçekten de estetik ameliyat geçirmek “göze alınması” gereken bir işlemdir ve biraz cesaret gerektirir. Zira ameliyat edilecek organın çeşidine göre bir tehlike olasılığı azalıp, artıyorsa da en basit, en küçük bir ameliyatta bile sıfır tehlikeden sözetmek mümkün değildir. Öte yandan “azgın” denilen türden, yani çabuk iyileşmeyen bir cilde sahip olanlar için bu tür ameliyatlar pek salık verilemez. Özellikle cilt altı kanamaları erkeklerde oldukça yaygındır. Bu durumda eğer sağlık açısından bu tür ameliyat geçirmeye bir engel yoksa ve ameliyatla düzeltilmesi istenen kusur gerçekten “büyük” sayılabi­lecek ve kişide birezikliğe neden olan bir kusur ise estetik ameliyatı göze almak yararlı olabilir.

Bilinmesi gereken bir nokta da sonu­cun hiç de umulan, arzulanan, beklenen gibi olmayabileceğidir. Bunun nedeni doktorun yeteneksizliği, ya da teknik yetersizlikler olmayıp doğrudan doğruya kişinin kendi psikolojisinden de kaynakla­nabilir.

Özellikle yüze uygulanan estetik müdahalelerde bu olasılık yüksek’tir. Zira örneğin bir burun tek başına alındığında günün geçerli değer yargilarına göre “çirkin” sayılabilir. Ancak burun yüzün öteki yerlerinden ayrı, bağımsız değildir; tersine yüzün bütünlüğü içinde bir görü­nüme sahiptir, yüzün öteki organlarıyla bir uyum oluşturmuştur. Ayrıca bu görünüm ta çocukluktan beri kişinin beğense de beğenmese de alıştığı bir görünümdür.

Ameliyat sonrasında ise burnun aldığı yeni biçim kaçınılmaz olarak yüzün öteki organlarıyla ortak görünümünde hiç de öngörüldüğü kadar güzel durmayabilir. Dolayısıyla düzeltilmesi istenen organı tek başına değil öteki organlarla bir bütünlük içinde, onlarla yaptığı uyum açısından düşünmek, ve yeni biçiminin bu bütünlük, bu genel uyum içinde nasıl duracağını, ortaya çıkacak yeni tablonun ne olabilece­ğini olabildiğince isabetli olarak öngör­mek, önceden gözünün önünde Öte yandan estetik cerrahiden imkân­sızı da beklememek gerekir kuşkusuz.

Kimi kimseler ameliyatla bir anda örneğin yirmi yaş birden gençleşebileceklerini, yahut falan ya da filan kimseye benzeyebi-leceklerini düşlemektedirler. Belirtelim ki tekniğin bugünkü düzeyinde en yetenekli cerrahlar bile böylesi mucizeler gerçekleşti­rebilecek durumda değildirler. Kuşkusuz yine de büyük başarılar elde edilebilir, birtakım kusurlar önemli ölçüde düzeltile­bilir ama nihayet bunlar da belli bir sınırın ötesine geçemezler, bir süre sonra yine benzeri sorunlar boy gösterir. Konunun daha iyi kavranması açısından belli başlı estetik müdahaleler üzerinde tek tek durmak yerinde olacaktır.

PAYLAŞ
Estetik Ameliyatlar Konusuna 3 Yorum Yapıldı
  1. suzan dedi ki:

    benim bacak kemiklerim egri etek giyemiyorum yillardir bunu nasil cevaplandircaksiniz? Ve buna benzer cok yerimde kafama takilan yerlerim var cevrem cok guzel oldugumumu soyluyor ama gelde anlat suzan beyni ne neden dahada guzel olmayayim bacak kemigi duzelecek ve biraz kilo olacak ve ne kadar beni hemen bilgilendirirseniz sizinle irtibat kurarim cok yakindada ziyaretinizde bulunurum bu baslangic gerisi cok tamir olacak bolgelerim var..

  2. nesrin atasoylu dedi ki:

    estetik yapan dktorlari gözlemledim. Hepsininde görünümleri cok dogal. Iclerinde cirkin kusurlu olanlar hicmi yok? neden birbirlerine estetik yapmazlar bu doktorlar merak ediyorum. Birbirlerine güvenleri yokmu? Hepside kendilerini güzelmi buluyor ve özgüvenleri olan insanlarmi acaba diyor noktaliyorum.

  3. nesrin atasoylu dedi ki:

    Kadinlar estetik Manyagi oldular. Cirkinlesmis anlamsiz yüzler görüyoruz. Ayni Fabrikanin ürünler gibi. Ben dogalliktan yanayim. Gercekten erkekler bu tip sunni bayanlari begeniyorlarmi ? Bence huylari güzel olan insanlarin yüzleride güzel oluyor.Bakimli olup yakisani giyersek ne gerek var bir sürü paramizi carcur etmeye. Estetik yapan Doktorlarin yüzlerine dikkatlice bir bakiniz. Onlarin yüzlerinde estetik göremezsiniz. Neden acaba? Hepside kusursuz güzel kisilermi? Bu kisiler birbirlerine güvenip hic Ameliyat yapmislarmi?Lütfen bir düsünün !!!!

Sayfa başına git